Milli hüviyetin temeli olan dil, toplulukları birleştiren ve onların devamını sağlayan unsurların başında gelir. Türkçenin Arapça ve Farsçanın etkisine girdiği X. yüzyıldan itibaren özünden uzaklaşıp ağırlaşması, beraberinde karşı faaliyetlerin oluşmasını sağlamış ve dikkatleri dile çevirmiştir. Bu faaliyetlerin amacı, yazı dilini sadeleştirmek ve onu mümkün olduğunca halk diline yakınlaştırmak yani mahallileştirmek olmuştur. Türk dilini sadeleştirme ve kurallarını oluşturma çalışmaları, her ne kadar daha önce bireysel bazda yapılmışsa da bu yoldaki bilinçli girişimler Tanzimat döneminde başlar. Bu gecikme hem Türkçenin gelişmesini engellemiş hem de eğitim dili olarak kullanılması imkânını ortadan kaldırdığı için okuma yazma oranını düşürmüştür. Tanzimat’la birlikte Osmanlı imparatorluğundaki azınlıklar arasında yayılan dile dayalı bir milliyetçilik anlayışının gelişmesinden sonra Türk aydınları da dili sadeleştirmeye yönelmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, Tanzimat’tan Yeni Lisan Hareketi’ne kadar Türk dilini sadeleştirme çalışmalarını ve aydınlarımızın dili geliştirme katkılarını tespit etmektir. Bu bağlamda bir giriş ve üç bölümden oluşan çalışmamızın giriş bölümünde, dil sadeleştirme çalışmalarının tarihî gelişimine ve özelliklerine değinildikten sonra, Tanzimat Dönemi, Servet-i Fünun Dönemi ve Milli Edebiyat Dönemi aydınların dil ile ilgili yaptıkları çalışmalara dikkat çekilmiştir. Birinci bölümde; Tanzimat devrinde Şinasi ile başlayan dilde sadeleştirme çalışmalarının, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, Namık Kemal gibi aydınlar tarafından nasıl sürdürüldüğü üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde; Tanzimat devrinde başlayan sadeleştirme çalışmalarının Servet-i Fünun tarafından engelleme çalışmalarına değinilmiş, dilin tekrar süslü ve özentili bir hâle getirildiğine dikkat çekilmiştir. Üçüncü bölümde; Tanzimat ile başlayan Batılılaşma hareketlerinin tabiî bir sonucu olan Milli Edebiyatın başlangıcı olarak kabul edilen Yeni Lisan Hareketi’nin getirdikleri üzerinde durulmuş, yapılan çalışmalar ayrıntılandırılmıştır. Sonuç kısmında ise, çalışmanın genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Language which is the basic of national identification heads a list of the factors which combines the societies and enables them to sustain. That Turkish had become complicated since 10th century when it got under the effect of Arabic and Persian caused anti movements and attracted the attentions to the language. The purpose of these facilities is to simplify the literary language and to enable it to get close to public language I mean to localize. The efforts of language simplification and the formation of rules although these conscious attempts were done i