Bugün üzerinden yarım asırdan fazla bir süre geçmiş olan ve yılan hikâyesine dönen Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini bilmeyen yoktur herhalde. Çünkü taraflar arasındaki ilişkiler üzerine yazılmış o kadar çok akademik yazı, köşe yazısı vb. çalışma var ki bu çalışmaların bir kısmı ilişkileri Osmanlı dönemine götürürken bir kısmı Cumhuriyet döneminden itibaren incelemiş, bir kısmı da gelişmelere bağlı olarak anlık kaleme alınmış/alınmaktadır. Dolayısıyla, özellikle de Türk toplumunda, Türkiye-AB ilişkilerini bilmeyen kuşak kalmamıştır dense yanlış olmaz. Bu düşünceyle kaleme alınan “Mülteci Krizinden 15 Temmuz Darbe Kalkışmasına Türkiye-Ab İlişkileri: İlişkilerin Yeniden Canlandırılması Mümkün Mü?” başlıklı bu çalışmada iki taraf arasındaki ilişkileri çok geriye götürmeden, ilişkilerin doruğa ulaştığı ve son dönemlerde kopma noktasına geldiği AK Parti hükümetler dönemi analiz edilmektedir. Türkiye-AB arasında durmuş bir şekilde devam eden ilişkiler, 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de gerçekleştirilen darbe kalkışmasında AB’nin Türkiye’nin değil de darbecilerin yanında yer almasıyla birlikte normal çizgisinden çıkmış, bugün neredeyse kopma noktasına gelmiştir. AKP hükümetleri dönemi, özelliklede 15 Temmuz sorası Türkiye- AB ilişkilerini analiz eden bu çalışmada, 15 Temmuz darbe kalkışmasında AB ve Birlik üyesi ülkelerin nasıl bir tutum sergilediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca çalışmada kalkışma sonrası Türkiye-AB ilişkilerinin değişip değişmediği ve ilişkilerin gelecekte nasıl şekilleneceği üzerine varsayımlar analiz edilmektedir. Akabinde ise çalışmada Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden canlandırılması mümkün müdür? Sorusunun cevabı ve çözüm önerileri tartışılmaktadır
Perhaps, there is not anyone who has not heard anything about the Turkey-EU relations which has become an endless story because there is a vast literature including academic works and op-eds on these relations. Some of these works bring these relations back to the Ottoman Empire, some of them starts from the Republican times, and some of them are written instantly. Therefore, it is safe to say that there are not any generations that does not know the EU-Turkey relations, especially in Turkey. Starting from this point, “The EU-Turkey Relations from Refugee Crisis to 15th July Coup Attempt: Is It Possible to Rejuvenate Relations” titled this paper analyses relations without taking back to the far past, instead by focussing the period when the relations have peaked and then have come to a breaking point under the AKP rule. Today, the frozen EU-Turkey relations have come to a breaking point after the EU backed coup-plotters during the 15th July Coup Attempt. The AKP governments period, especially the reactions from the EU and the member states in the aftermath of the coup-attempt will be demonstrated. Also, predictions on the EU-Turkey relations and whether they have changed or not in the aftermath of the coup-attempt will be analysed. Finally, this paper will answer the question of whether it is possible to rejuvenate relations and will discuss solution suggestions.