Çin’in Orta Asya merkezli yükselişi uluslararası alanda en çok yoğunlaşılan konulardan birini oluşturmaktadır. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde başlayan, yirmi birinci yüzyılın başlarından itibaren özellikle ekonomik alanda önemli bir gelişme gösteren Çin, 2013 yılında “Yeni İpek Yolu” projesini hayata geçireceğini duyurmuştur. Bu proje ile birlikte Çin’in yükselmesinin sadece ekonomik temelli olmadığı, bazı küresel hırslarının da olduğu yönünde bir kanaat oluşmuştur. Bu da doğal olarak “Çin merkezli” (Sinosentrik) bir küresel düzene doğru mu gidildiği sorularını da beraberinde getirmiştir. Bu gelişmelerle birlikte başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere küresel sistemin aktörleri “hegemonik” pozisyonlarını kaybetme endişesi taşımaya başlamıştır. Bu da doğal olarak küresel bir rekabetin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
The rise of China in Central Asia is most discussed issue in international arena. Çin, whose ascendancy started in the last quarter of the 21th century, announced the revival of ancienct Silk Road. This project raised concerns about China’s geopolitical ambitions. It naturally led to arguments whether the world politics is going to be structured on the Sino-Centric position. With these developments, the global actors, especially the USA, started to concern about losing their hegemonic positions. This leads to global hegemonic competition