Türk edebiyatında ilk kadın romancı olarak uzun süre Fatma Aliye Hanım’ın işaret edildiği bilinmektedir. Fakat Zehra Toska’nın 1994 tarihli “Tarih Öncesinden Günümüze Anadolu Kadınının Sosyal ve Kültürel Konumu” adlı seminerde tanıttığı Zafer Hanım’ın, 1877 yılında Aşk-ı Vatan adlı romanını yazmış olduğu bilgisi ilk Türk kadın romancı olarak bilinen Fatma Aliye Hanım’ı tahtından etmiştir. 19. yüzyılın başlarında yaşamış bir kadın yazarın -Zafer Hanım’ın- elinden çıkan Aşk-ı Vatan, toplumsal ve bireysel semboller içermekte yazarın farkına varmadan esere dâhil ettiği bilinçdışı sembollerle hem dönem kadınının hem Zafer Hanım’ın ruh dünyasına temas edilmektedir. Eser dikkatlice incelendiğinde Zafer Hanım’ın deniz, gül, oda gibi kadını çağrıştıran sembolleri sıklıkla kullandığı ve vatanı anne karnını hatırlatan kaçış mekânı olarak işlediği görülmektedir. Bu tutum Zafer Hanım’ın yanı sıra çözülmekte olan Osmanlı toplumunun da melankolik ve yaslı duygu dünyasını su yüzüne çıkarmaktadır. Çalışmanın amacı psikanalitik edebiyat eleştirisi yöntemi ışığında Aşk-ı Vatan eserinin ve Türk edebiyatındaki ilk kadın romancı olarak tanıtılan fakat hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunamayan Zafer Hanım’ın bilinç-bilinçdışı düzlemde Sigmund Freud kuramı temelli çözümlemesini yapmaktır.
It is known that Fatma Aliye Hanım has long been referred as the first female novelist in Turkish literature. However, Zehra Toska declared in her seminar about “The Social and Cultural Position of Anatolian Women from Prehistory to Present”in 1994 that Zafer Hanım wrote her novel Aşk-ı Vatan in 1877,which toppled Fatma Aliye Hanım known to be the first woman novelist from her throne. Written by a female novelist -Zafer Hanım-, who lived in the early 19th century, the novel Aşk-ı Vatan includes social and individual symbols, and touches to the spiritual realm of both the contemporary women and Zafer Hanım through unconscious symbols which the writer included unintentionally into her novel. When the text is carefully examined, it is seen that Zafer Hanim frequently used the symbols which remind the woman like sea, rose, room, and acted as an escape space reminding mother. This attitude, besides Zafer Hanim, reveals the melancholic and woeful Ottoman society which is being solved. The purpose of this study is to analyze at conscious-subconscious level the work Aşk-ı Vatan written by Zafer Hanım, about whom not much detail is known other than being the first female Turkish novelist, based on Sigmund Freud’s theory using the psychoanalytic literary criticism method.