İnsan sosyal bir varlık olarak ancak toplum içinde yaşayabilir. Toplumsal yaşamın zaruri bir sonucu ise insanların davranışlarında, birbiriyle ilişkilerinde ve de özellikle iletişiminde, önemle üzerinde durulması gereken hususlardan biri de, din, ahlak ve hukuk ile şekillenmiş kurallara uymasıdır. İnsanlık tarihiyle başladığı kabul edilen protokol ve sosyal davranış kuralları, zamanla bir takım gelişmeler göstererek günümüze kadar gelmiştir. Bu kurallar, toplumların tarihi ve kültürel değerlerinden ortaya çıkmıştır. Bu kuralların en önemli özelliği, toplumların geniş kesiminde kabul görmüş ve uygulamasında uzlaşma sağlanmış olması ve dolayısıyla evrensel bir kimlik kazanmış olmasıdır. Bunun tek nedeni ise bu kuralların esasını ve temelini; nezaket, görgü, hoşgörü, saygı, sevgi ve empati gibi güzel kavram ve duyguların oluşturduğu gerçeğidir. Osmanlı döneminde; resmi alanda Teşrifat, sosyal alanda ise adab-ı muaşeret adıyla, günümüzde ise resmi alanda protokol, sosyal alanda sosyal davranış kuralları veya görgü ve nezaket kuralları adı altında kullanılan uygulamalar; uluslararası ilişkilerde, resmi çalışmalarda ve sosyal hayatımızdaki yaşamda çok önemli bir yer tutmaktadır. Fransa ve İngiltere’de din kuralları kadar önem arz eden ve uluslararası ilişkilerde önemli yer tutan ve uygulanmasından asla taviz verilmeyen bu kurallar, artık tüm dünya ülkeleri tarafından gerek uluslararası ilişkilerde gerekse günlük yaşamda herkes tarafından aranan hususlar haline gelmiştir. Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin yerleşik düzene geçmesi ve Topkapı Sarayı’nı kullanması ile başlayan Teşrifat uygulamalarının Tanzimat dönemine kadar olan bölümü ile Tanzimat’tan sonra olan bölümü ve sonrası Cumhuriyet dönemindeki protokol ve sosyal davranış kuralları üzerinde durulacaktır. Her dönemdeki uygulamaların mukayesesi ile sebep ve sonuçları incelenecektir.
Man, as a social being, can only live within society. As an indispensable result of social life, another aspect to pay attention for people’s behavior, their relations and especially their communication is that they obey the rules formed by religion, morality and law. Protocol and social behaviour rules, which are accepted to have begun with the human history, have come to this day after some improvements in the course of time. These rules emerged from history and cultural values of people. The most significant aspects of these rules are that they are accepted by the majority and compromised to practise and consequently they gained international identity. The sole reason of this is that essence and basis of these rules are made of kindness, manners, tolerance, respect, love and empathy. During the Ottoman era, practises called ceremonials in formal area, or etiquette, social behavior rules, good manners in social area or protocol in formal area are very significant in international relations, formal studies and our social lives. These rules, which are considered as important as religious rules, have an important role in international relations and are strictly practised in France and England, and they begin to be used in both international relations and daily life by all countries. This study focuses on permanent settlement of the Ottoman Empire, parts until and after Tanzimat reform era of ceremonial practises beginning with the use of Topkapı Palace and protocol and social behavior rules in the following Republic period. A comparison and cause-effect relations of practises from all periods will be examined.