On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde bakir ve mütevazı bir yerleşim alanı olan Montmartre, Baron Haussman’ın tüm Paris’e tek tip bir mimari estetiği zorunlu kılması sonucu oluşan aynılaşmayı bir baskı olarak gören burjuva karşıtları, bohemler ve hayalperest sanatçı prototipi için kimi zaman bir sosyalleşme noktası, kimi zaman bir sığınma yeri olmuştur. Erik Satie konservatuvar eğitimini terk ettikten sonra taşındığı Montmartre’ta 1887-1898 yılları arasında kesintisiz olarak yaşamış ve özgün sanatçı kimliğini dönemin yoğun Wagner etkisinden bağımsız olarak oluşturmuştur. Bu süreçte Satie’nin yaşamına en yakından tanıklık eden Contamine de Latour’un Satie’nin edebiyat ve resim konusundaki seçimleri üzerinde önemli yönlendirmeleri olmuştur. Satie, bu dönemde en büyük esin kaynakları olan ressam Pierre Puvis de Chavannes‘ı ve sembolist edebiyatçıları keşfetmiş, ilk gençlik yıllarından beri ilgi alanı olan mistisizm’i Paledan’ın Rose-Croix tarikatında deneyimlemiştir. Satie, tarihin ilk artistik kabaresi olan Chat Noir’da piyanist olarak çalışırken bu mekânda dönemin seçkin sanatçılarının disiplinler arası etkileşimlerine tanıklık etmiş, özellikle gölge tiyatrosunun tasarlanışından ve mizahçı Alphonse Allais’den çok etkilenmiştir. Yüzyılın son çeyreğinde Fransız sanatı üzerinde Wagner etkisi güçlü iken Satie, Montmartre’ta kendi halinde üç bölümlü minyatürlerini yaratmıştır. Fransız müziğine yön veren iki önemli besteci olan Claude Debussy ve Maurice Ravel, Montmartre’ta tanıştıkları Satie ile ömür boyu irtibatlarını sürdürmüş ve Satie’nin tanınmasına vesile olmuştur
Montmartre, which was an untouched and modest neighborhood in the last quarter of the nineteenth century, had been a place where the anti-bourgeoisie, the bohemian, and the artist prototype living in a dream world socialized and took shelter, as a reaction against Baron Haussman’s obligatory same type architectural aesthetic in Paris. After quitting his education at the conservatory, Erik Satie moved to Montmartre where he lived continuously between 1887-1898, during which he had developed his artistic identity independent of the intense Wagnerian effect of the period. Contamine de Latour, as the closest witness to Satie’s life during this process, guided Satie on his choices of literature and painting. Satie discovered the painter Pierre Puvis de Chavannes and symbolist writers who had been his major influences during this period, while experiencing mysticism, which had been his interest since his adolescent years, in Paledan’s Rose-Croix cult. While working as a pianist in Chat Noir, which was the first artistic cabaret in the world, he had witnessed some interdisciplinary interactions among the prestigious artists of the period. He was especially influenced by the design in a shadow theatre, and humorist Alphonse Allais. Satie created his miniatures with three movements in Montmartre while the Wagnerian effect was very strong on French art at the last quarter of the century. Claude Debussy and Maurice Ravel, the two important composers who guided French music, had been in close contact with Satie all through his life, thus, contributing to his recognition