Küreselleşme, uzun bir süreden beri tartışılan, ancak üzerinde uzlaşılan tek ve genel tanımı olmayan tartışmalı bir kavramdır. Fakat küreselleşme olgusu ile birlikte birbirini etkileyen, birbirine bağımlı bir küresel ekonomi yarattığı, çeşitli politika ve kültür biçimlerinin yaşanması ve yayılmasında mevcut sınırların ve engellerin önemini azaltan bir etkide bulunduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Küreselleşme her ne kadar günümüzün bir ürünü olarak görünse de Sanayi Devrimi sürecinde Büyük Britanya öncülüğünde ilk dönemini yaşamıştır. İkinci Dünya Savaşı sırası ve sonrasında Amerika Birleşik Devletleri küreselleşmeye liderlik etmiştir. Ancak yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinin ortalarından itibaren, özellikle Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle küreselleşme ideolojisine mesafeli yaklaşmaya başladığı, bunun yerine Çin’in küreselleşme savunucusu bir ülke olarak ön planda yer almaya başladığı görülmektedir.
Globalization is a contested concept on which there are many discussions and definitions. However, there is a process in which an interdependent economic, political, and cultural interaction, which reduces the importance of borders and blocks. The first phase of globalization had occurred under the leadership of the United Kingdom after the Industrial Revolution. During and the after the Second World War the USA was the leader of the globalization process. However, since the first of quarter of the 21st century, the USA especially after the presidency of Donald Trump has distanced itself from the globalization process. Instead, China has replaced as a new champion of the globalization.