Allah Teȃlȃ tarafından son vahiy Kur’ȃn’ı tebliğ etmekle görevlendirilen Hz. Peygamber’in (s.a.v.) söz, fiil ve onayları, ona inanan Müslüman toplum tarafından “Sünnet” olarak tanımlanmakta oldukları ve Müslümanların, Sünnet’i gerek bireysel gerekse sosyal ilişkilerinde emredici, bağlayıcı ve uyulması istenen kurallar sistemi olarak kabul ettikleri bilinmektedir. Zira Resȗl-i Ekrem, Sünnet’ini terk edenin kendi yolu üzerine olmadığına dair açık bir uyarıda bulunmuştur. Bununla birlikte Asr-ı saȃdet’te bazı sahȃbȋlerin daha fazla ecir kazanmak için “çileci dindarlık” anlayışı benimsemeleri karşısında Resȗlullah’ın onları derhal uyardığı ve kendisinin öğütlediği dindarlık kalıbı dışında zȃhidȃne dindarlık biçimleri geliştiren sahȃbȋlerin bu tutumlarının yanlış olduğunu ifade buyurduğu, onlara tavsiye ettiği dindarlık biçimlerine sadâkat göstermelerini emrettiği görülmektedir. Hz. Peygamber`in metlüv ve gayr-i metlüv vahye dayalı bu ikaz ve tavsiyelerinden hareketle denebilir ki İslȃm’ın insan fıtratını, kapasitesini, zaaf ve taleplerini dikkate alarak dindarlık modeline alternatif dindarlık biçimlerine müsaade etmeyerek dindarlığı evrensel bir kalıp ve yapıya dönüştürmek istemiştir. Biz bu çalışmamızda Hz. Peygamber’in öğütlediği dindarlık anlayışının standart yapısal formları ile ilişkili farklılaşmaları ve bu dindarlık farklılaşmalarına yönelik Hz. Peygamber’in tutumunu sosyoloji açısından değerlendireceğiz. Amacımız Sünnet’in bireysel ve toplumsal gerçeklikte Müslüman dindarlığını nasıl standartlaşmış yapısal form olarak inşa ettiğini, bu dindarlığın yapısal olarak uyumsuz ve aykırı dindarlık farklılaşmalarına ve biçimlerine yönelik müdȃhalelerini ve tepkilerini din sosyolojisi açısından ortaya koymaktır.
The words, behaviors and confirmation of the Prophet who was chosen by Allah to convey his last wahy the Holy Quran are defined as “Sunnah” by t Muslim community (Ummah). Muslims accept the Sunnah as a system of rules that are mandatory, binding and desired to be followed in both their individual and social relations of Muslims. Since, the Messenger of Allah clearly warned that the one who left his Sunnah is not on his own way. Nevertheless, in the Asr al-Saādah, the Messenger of Allah promptly warned whom embraced accetism and he declared that the attitudes of the devoted people who developed the forms of religiosity which is opposite of his advice and teachings, and ordered them to be loyal to the patterns of religiosity which he deteremined its border. It can be said by depending on the advocacy of the Prophet which their source is al-wahy al-matluw and gayr al-matluw, Islam wanted to transform religiosity into a universal pattern and structure, by not allowing the forms of religiosity alternative to the model of religiosity, taking into account the human nature, capacity, weakness. In this study, we will evaluate the differences between the standard structural forms of the understanding of religiosity and the attitude of the Prophet for these misperception of religiousty in terms of sociology. Our aim is to reveal how the Sunnah built Muslim religiosity and standardized structural form in individual and social reality, the interventions and reactions of this religiosity towards differentiated and contradictory religious differences and forms in terms of sociology of religion.