İnsanlar kendi gruplarının söylemleri etrafında birleşerek farklı görüşleri gerçek İslâm’ın dışında varsayabilmektedirler. Bu durum, Müslümanlar arasında katlanarak büyüyen ve şiddetini her geçen gün daha da artıran taassup, çekişme ve sürekli bir gerilim ortamını neredeyse her dönem ve devirde yeniden alevlemektedir. Dinî gruplaşmalar, psikolojik ve sosyolojik açıdan her ne kadar doğal karşılanıyor olsalar da Müslümanların birliğine ve kardeşliğine pranga vurdukları açıktır. Aslında Müslüman toplumlara zarar veren, gruplaşmalardan ziyade körü körüne bağlanış ve inanışlardır. Bu nedenle mezhep, fırka, grup ya da adına her ne dersek diyelim; Din kavramıyla arasına sert bir duvar örmemiz gerekmektedir. Herhangi bir beşerî görüşün, veya gittiği yolun dinin tek hakikati olarak benimsenmesi Müslümanlar için; içinden çıkılamaz ayrışmalara ve kavgalara tüm şiddetiyle her çağda kucak açacağı göz ardı edilmemelidir.
People can unite around the discourses of their own groups and assume different views outside of real Islam. This situation rekindles an atmosphere of bigotry, conflict and constant tension, which grows exponentially among Muslims and increases its violence day by day, in almost every period and period. Although religious groupings are considered natural in terms of psychology and sociology, it is clear that they shackle the unity and brotherhood of Muslims. In fact, it is blind attachments and beliefs rather than groupings that harm Muslim societies. For this reason, sect, sect, group or whatever we call it; We need to build a hard wall between us and the concept of religion. Adopting any human view or path as the only truth of religion for Muslims; It should not be ignored that it will embrace inextricable divisions and fights with all its violence in every age.