19. yüzyılın sonlarında, Aydınlanma dönemi sonucu, batı kültüründe, kadınlar, kamusal alanlarda yer almış ve ‘Yeni Kadın’ olgusu doğmuştur. Kadın kuramcılar ve yazarlar, erkek yazarların, edebiyat dünyasını yönettiklerini ve edebi eserlerde, kadınları, zayıf, pasif ve ikincil olarak yansıttıklarını savunmuşlardır. Bu yüzden, birçok feministe göre, kadın yazarlar, düşünceleri, idealleri ve duygularını aktarmak adına farklı bir dil kullanarak edebiyatta erkek hegemonyasını değiştirmelidirler. 20. yüzyıl batı kültüründe, Virginia Woolf’un ‘kadınların yazısı’ ve Hélène Cixous’un ‘kadın yazıları’ kuramları, kadın yazarların dili konusunda sarsıcı devrimler olarak kabul edildi. Woolf ve Cixous’a göre, edebiyatta, kadın yazarların benlik aktarımı için alternatif bir dile ihtiyaçları vardı. Woolf ve Cixous’un fikirlerini Türk edebiyatında anımsatan Erendiz Atasü, kadın kurgusunda ‘dişil söylem’ gerekliliğini savunmuştur. Bu yüzden, bu çalışma, Woolf, Cixous ve Atasü’nün ‘dişil söylem’ teorilerinin ne ölçüde birbirini çağrıştırdığı ve yansıttığını göstermeyi amaçlar.
Emerged due the Enlightenment in the late 19th century western culture, women began to appear in public spheres and the ‘New Woman’ concept emerged. Female theorists and authors advocated that male authors dominated the literary canon and depicted women as weak, passive and subordinate in literary works. Therefore, for many feminists, female authors should replace the male domination in literature with a distinctive language to express their thoughts, ideals and feelings. In the 20th century western culture, the theories of Virginia Woolf’s ‘women’s writing’ and Hélène Cixous’s ‘écriture féminine’ were accepted as the groundbreaking revolutions in terms of female authors’ language. For Woolf and Cixous, female authors needed an alternative language for self-expression in literature. Recalling the ideas of Woolf and Cixous, in Turkish literature, Erendiz Atasü advocated the essentiality of ‘female discourse’ in female fiction. Therefore, this study aimed at examining to what extent the theories of Woolf, Cixous and Atasü recall and mirror eachother in regards to the significance of ‘female discourse’.