Türk iktisadi hayatının yükseliş ve çözülüş dinamikleri üzerinde duran Sabri Ülgener, gerek batılı düşünürlerin yorumları gerekse geçirdiğimiz tarihsel süreçten hareketle İslâm toplumlarını iktisadi hayatını anlamlandırmaya çalışır. Türk toplumunun 16. Yüzyıldan beri geri kalmışlığının sebepleri üzerinde duran Ülgener, batılı yorumcuların aksine, dinin Türk toplumunun gelişiminde önemli bir yere ait olduğu görüşünü savunur. Türk sanatını, kültürünü, siyasetini belirleyen İslâm’ın aynı zamanda iktisadi hayatını da belirleyen önemli bir norm olduğu, medeniyetin yükselişi ve inhitatında bu normun önemli bir yer edindiğini vurgular. Bu bağlamda insanı “homo econumicus” yani ekonomik bir varlıktan ibaret olarak gören modern iktisadi yaklaşımlardan uzak, insana mânâ vazifesi yükleyen, insanın ekonomik durumunu da dinî ve kültürel referanslarla anlamlandıran bir iktisadi yaklaşımı önceler. Bu durum toplumların düşüncesi dünyasındaki farklı algılamaların ürünüdür.
Focusing on the rise and disintegration dynamics of Turkish economic life, Sabri Ülgener tries to make sense of the economic life of Islamic societies based on both the interpretations of western thinkers and the historical process we have gone through. Ülgener, who focuses on the reasons for the backwardness of Turkish society since the 16th century, defends the view that religion has an important place in the development of Turkish society, unlike western commentators. He emphasizes that Islam, which determines Turkish art, culture and politics, is an important norm that also determines its economic life, and that this norm has an important place in the rise and decline of civilization. In this context, it prioritizes an economic approach that is far from modern economic approaches that see human beings as "homo econumicus", that is, as nothing more than an economic entity, that imposes a man's duty of meaning on human beings, and that gives meaning to human's economic situation with religious and cultural references. This situation is the product of different perceptions in the world of thought of societies.