Günümüz bienalleri 19. yüzyıl küresel sergilerine dayanmaktadır, küresel sergiler ise, ulusal müzelere, ulusal müzeler, kraliyet ve/ya imparatorluk koleksiyonlarına, bu koleksiyonlar da Ortaçağ nadire kabinelerine dayanmaktadır. Aralarında yüzlerce yıl ve sayısız toplumsal, siyasi, düşünsel ve teknik gelişmeler bulunmasına rağmen bu sergileme modelleri temelde aynı mantığa dayanmaktadır; bilginin kontrolü… Başlangıçta, özel kullanımı olan bireysel arzular ve entelektüel tatmin aracı olan, bilginin dolayısıyla gücün bir mekânda toplanması ve kontrolü, daha sonra kurumsallaşarak ve kamusallaşarak, sırasıyla, krallıkların, imparatorlukların ve nihayetinde modernizmle birlikte ulus devletlerin bilgi, tarih, sanat, bilim üzerindeki hâkimiyetleri ve tarihsel olarak da kendi varlıklarının ispatı ve devamlılıklarının garantisi olmaya dönüşmüşlerdir.
Today’s biennials depend on 19th century’s global exhibitions, these global exhibitions depend on national museums, museums depend on collection of kingdoms/empires, these collections depend on medieval cabinet of curiosities. Despite tehere are hundreds years and numerous social, politicial, ideolojical and tecnical developments, these exhibition models basically have depends on same logic; control of knowledge… Initially, control of knowledge was a tool of individual intellectual satisfy, but then it has been transformed to waranty of continuity, and historical proofs of the kigdoms, empires, and national states and their authority on the knowledge, history, art, science.