Küreselleşme çağında, egemenlik ve ülke toprağı kavramlarının anlamı ve kapsamı kayda değer bir dönüşüm geçirmiştir. Bu yeni dönemde ulus-devletlerin topraksal egemenliklerini sürdürmeleri daha zorlaşmıştır, zira egemenlik kavramının eski yorumlarının aksine, devletler artık ülke toprakları üzerinde siyasetin tüm boyutlarını etkili biçimde kontrol edememektedir. Bu şartlar çerçevesinde ise ekonomik karşılıklı bağımlılığın artışı ve iletişim teknolojisinin büyük gelişimi, belirli rejimlerin devrilebilmesi için son derece işlevsel araçlar olarak kullanılabilmektedir. Bugün, toplumlar ülkelerindeki idari makamlara karşı çok daha kolay biçimde provoke edilebilmekte ve şiddet içermeyen muhalefet hareketleri sonucunda kimi ulusal hükümetler istifaya zorlanarak, onların yerine daha arzu edilir kadrolar göreve getirilebilmektedir. Gürcistan’da 2003 yılında yaşanan “Gül Devrimi”, Ukrayna’da 2005 yılında gerçekleşen “Turuncu Devrim” ve aynı yıl Kırgızistan’da vuku bulan “Lale Devrimi” ya da daha çok bilinen isimleriyle “Renkli Devrimler” bu tür durumların en açık örnekleridir.
In the age of globalization, meaning and scope of the concepts of sovereignty and territory have experienced a crucial transformation. In this new period, it is much harder for the nation-states to sustain their territorial sovereignty because in contrary to the former interpretations of the concept of sovereignty, now states cannot actively control all dimensions of politics within their own territory. Under these new circumstances, growing economic interdependence and the great advance in communication technology appear as highly functional tools to overthrow certain regimes. Today, societies may be much more easily provoked to act against the administrative authorities of their countries and as a result of non-violent movements of opposition, some national governments can be toppled and replaced with more favourable ones. Georgia’s “Rose Revolution” in 2003, Ukraine’s “Orange Revolution” in 2005 and Kyrgyzstan’s “Tulip Revolution” in the same year all of which are called as “Colour Revolutions” are the examples of such cases.