Bu çalışmanın amacı, Nazım Hikmet’in “Hasret-02” başlıklı şiirini Psikanalitik Kuram ışığında yeniden anlamlandırmaya çalışmaktır. Metin merkezli bir yakın okumaya yaslanan çalışma, bu şiiri bir “rüya metni” ya da bir “dil sürçmesi” gibi yorumlayan bir yeniden anlamlandırma denemesi olarak değerlendirilebilir. Bilinçdışının bir “dil” gibi yapılandığını belirten Lacan’ın, Jakobson’un “metonimi” ve “metafor”una denk düştüğünü iddia ettiği, Freud’un “yer değiştirme” ve “yoğunlaştırma” kavramları çalışmanın şekillenmesinde başvurulan başlıca elementlerdir. Ancak çalışmada “Hasret-02” şiiri esas itibariyle Lacan’ın “ayna evresi”ne göre yorumlanmaya çalışılmıştır. Yapılan açıklamalar ve değerlendirmeler bir arada düşünüldüğünde bu şiirin matrisinin “annenin arzusunun nesnesi, yani ‘fallus’olarak kalmak ve gelecekte ‘Babanın adı’ vasıtasıyla karşılaşılması mukadder olan kastrasyonlardan kurtulmak, ‘Babanın adı’ yasasını tanımamak” olduğu söylenebilir. Ancak bu arzu, toplumun ve kültürün normlarına uygun bir şekilde dile getirilmiş, şiirde neredeyse “görünmez” kılınmıştır.
The aim of this work is to try to make sense of Nazım Hikmet's poem entitled "Hasret-02" in the light of Psychoanalytic Theory. The study, which leaned towards a text-centered close study, can be interpreted as a re-interpretation essay that interprets this poem as a "dream text" or a "language trampling". Freud's concepts of " displacement" and "condensation", which Lacan claimed to be equivalent to the "metonymy" and "metaphor" of Jakobson, stating that the unconscious is constructed as a "language" are the principal elements used in the study. In the study, however, the "Hasret-02" poem was mainly interpreted according to Lacan's "mirror stage". When the explanations and evaluations made together are thought together, it can be said that this poetic matrix is to "object of mother's desire, to be 'fallus' and to get rid of the sacrifices that are likely to be faced in the future through 'the name of father', to recognize the 'father's name' law". However, this desire has been expressed in accordance with the norms of society and culture, it is almost "invisible" in poetry.