Zorunlu göç olgusu ve bu olgunun yarattığı sorunlar tüm devletleri bir şekilde etkilemektedir. Bu olgu, günümüz medeniyetinin insancıllık normları ile ele alınmaya çalışılır fakat insan haklarının en gelişmiş olduğu mekân olan Avrupa’da bile, sığınmacılar konusunda büyük problemler vardır. Zaten “zor” durumda olan bu insanların, deniz üzerinden göç etmeleri halinde denizin “zorluğu” ile karşılaşmaları, onların daha fazla korunmaları ihtiyacını doğurmaktadır. Durum bu olmakla birlikte, denizden gelen sığınmacıların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin koruma alanında da büyük problemleri vardır. Bu çalışmada denizden gelen sığınmacılar ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ilişkisi ele alınacaktır. Bu bağlamda geri göndermeme ilkesi ve yetki alanı meseleleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açısından ve özellikle Hirsi kararının önemi de aktarılarak incelenecektir.
The phenomenon of forced migration and the problems that this phenomenon created affects entire states in a kind of way. This phenomenon is addressed within the norms of humanity of today’s civilization but there are big troubles about the issue of asylum-seekers in Europea, the place of human rights. There is more need to protect these people who are in difficult situation and exposed to the hardships of the sea. Yet the asylum-seekers at sea have major problems in the protection area of the the European Convention on Human Rights. The relationship between asylum-seekers at sea and the European Convention on Human Rights will be examined in this study. In this regard, the issues of the principle of non-refoulement and the jurisdiction within the context of the European Convention on Human Rights, by mentioning the importance of Hirsi case, will be analysed.