“Türk Müziği eğitimi geleneği düşünüldüğünde ise karşılaşılan ilk kavram ‘meşk’tir. Meşk, musiki dünyasının hat sanatından ödünç aldığı ‘yazı karalaması’ anlamına gelen bir terim, hattatın talebesine ders olarak verdiği ‘yazı karalaması’dır. Ancak bu kelime ders ve öğrenim alanında da kullanılabilmiştir (Behar, 1993: 11). Meşkte geçilecek eserin güftesi talebeye yazdırılır veya yazma ya da basılmış bir güfte mecmuasından yararlanılır. Geçilecek eserin usulü bellidir. Eğer hatırlatmaya gerek varsa esere başlanmadan önce bu usul birkaç kez vurulur….Hafıza tazeleyici araçlardan biri (sözlü eserler için) güfte mecmuları ise, bir diğerinin de usul olduğu kesindir” (Behar, 1993: 12-13). “Meşkte öğrenci önce öğreneceği eserin usulünü öğrenir, daha sonra hoca eseri bölüm bölüm öğrenciye ezberletir. Bu, öğrenci eseri eksiksiz ve hatasız ezberleyinceye kadar sürer. Osmanlıda müzik eğitiminde saz meşki nispeten daha zordur. Çalgı öğrencisinin elinde hem saz eseri meşkinde eseri hatırlamada güfte gibi yardımcı araçlar yoktur, hem de icra esnasında usul vurmak zor olduğundan daha kuvvetli bir hafızaya sahip olması gerekmektedir. Saz öğrenmeye hevesli bir öğrencinin sazıyla ilgili aşması gereken teknik zorluklar olduğu gibi, hem saz, hem de sözlü eser repertuarını öğrenmesi gerekir” (Behar 2016: 19, 40). Nota yerine hafızaya dayalı sistem içerisinde çalgı icracısının yapabileceği tek davranış ustasını iyi takip etmek, çalgısını özümseyerek, ilerlemeye çalışmaktır. Bu doğrultuda Türk Müziği tarihinde temel yapı taşlarından olan Dede Efendi’ye kadar uzanan eğitim silsilesini 20. Yüzyıl icracı ve bestecilerinden Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça şöyle anlatmaktadır: “Musikideki mürşitlerimizden büyük bir bestekâr Dede Efendi’nin torunlarından bir şakird (talebe-çırak) olduğumu düşünüp gururlanırım” (Sipahi, 2011: 26). Alâeddin Yavaşca’yı tek bir kimlik ya da kişilik ile anlatabilmek mümkün değildir. Zeynep Kamil, Taksim İlk Yardım, Şişli Etfal, Vakıf Gureba ve Haseki Hastanesi’nde uzun yıllar görev yapmasının yanı sıra, alanındaki ilk kurum olan İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı kurucu üyeleri arasında da yer almıştır. Çünkü o tıp doktorluğu ile birlikte, müzik alanında üstatların yanında yetişmiş ve bu mertebeye eriştikten sonra pek çok öğrenci yetiştirmiş bir üstattır. Yavaşça doktorluğu, besteciliği, icracılığı, notistliği, koro şefliği, eğitimciliği gibi pek çok kimliğiyle tanıtılabilir. Bu çalışmada ise onun meşk silsilesinden gelen, geleneksel makam ve usul yapısını özümseyen ve yenilik arayışı içinde kendi üslubuyla birleştiren bestecilik yönü ele alınacaktır.
“When the tradition of Turkish music education is considered, the first concept encountered is ‘mesk’. Mesk, a term borrowed from the art of writing by the world of music, is a term used to describe a writing draft given as a lecture by a calligrapher to his student. However, this word could also be used in the field of teaching and learning. The lyrics of the piece of art to be practiced is written by the student or a printed lyrics or text can be used as well. The tempo of the piece of art to be practiced is certain. If there is a need to remind, this tempo will be beaten several times before the beginning of the piece of art. One of the memory refresher tools for sure (for verbal works) is lyrics magazines and the other is the tempo”. “In mesk, the student learns the tempo of the piece of art first, then memorizes the teacher makes the student memorize the piece of art section by section. This lasts until the student has memorized the complete piece of art without any errors. In Ottoman music education, instrument mesk is relatively difficult. In the hands of the instrument student, there are no auxiliary instruments such as lyrics for remembering the piece of art and it is necessary to have a stronger memory as it is difficult to hit the tempo during performance. It is necessary for a student who is enthusiastic for learning stringed instrument to learn both the stringed instrument and the oral repertoire as well as the technical difficulties that he has to deal with”. The only behavior that the instrumentalist can perform within the memory-based system instead of the note is to follow his master well, to assimilate the instrument and try to progress. In this direction, Yavaşça describes the education series extending to Dede Efendi, one of the basic building blocks of Turkish Music: "I am proud to think that I am one of the student-apprentices and the grandsons of a great mentor and composer, Dede Efendi. It is not possible to explain Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca with a single identity or character. Besides his assignments in Zeynep Kamil, Taksim İlk Yardım, Şişli Etfal Vakıf Gureba and Haseki hospitals for long years, he was one of the founder members of ITU Turkish Music State Conservatory which is the first institute in its field. Because apart from medicine medical degree, he is a master who was educated by masters of music and educated many students after reaching to master level. Alâeddin Yavaşça, can be introduced by many of his identities such as doctor, composer, performer, notist, chorus conductor, lecturer. However, in this study the focus point will be his composer identity which adopted the traditional mode and tempo structure originated from chain of mesk and which combines it with his own style as a sign of his pursuit for innovation.