1990’lı yıllarda İngiltere’de suratına tiyatro (In-Yer- Face ) adı verilen yeni bir tiyatro anlayışı geliştiğinde aralarında Sarah Kane de vardı. Genç yaşta intihar etmiş bu sanatçının başlıca sorunsalı yaşanan gerçekliği insan onuruyla bağdaştıramamasıydı. İnsana “kayıp cenneti”ni buldurmak iddiasıyla ortaya çıkan modernite gelinen günde onun celladı olmaya başlamıştı: savaşlar, yıkımlar, bunalımlar… Tüm varoluşsal sıkıntıları benliğinin derinliklerinde yaşayan Kane postmodern bir tavırla alışılmadık bir teatral form içinde eserlerini kaleme alır. Bu durum onun acımasızca eleştirilmesine neden olur. Ancak yazarın tavrı görünenin aksine her türlü şiddet ve cinselliğin sahnelenmesi değil, üstesinden gelemediği yozlaşmış bir insanlık durumunun parodisiydi. Varoluşçu bir tavırla yaşamı sorgulama ve anlamlandırma çabası içinde olan Kane çoğu egzistansiyalist düşünür gibi belli sorunsallıklar etrafında yoğunlaşır: Sürekli bir boşluk duygusu, arayış çabası, varlık ve insanla olan tüm ilişkilerde bir anlamsızlık ve boşluk hali, varoluşun tanımlanma / tanımlanamaması ve yaşamın askıda kalmış hali, gerçeklik peşinde koşuş, dayatılan reel gerçekliği değiştirme çabası ve bundan ortaya çıkan derin trajik boyut. Bu bağlamda, oyunlarını ontolojik ve varoluşsal sancıların merkezinde kıvranan bir yazarın postmodern söylemle kendini ifade etme biçimi olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Tüm bu izlekler yazarın Blasted oyununda açık bir şekilde görünmektedir.
Sarah Kane was among the group when In-Yer-Face theatre as a new understanding emerged in 1990s England. The main problem of the artist who committed suicide at an early age was that he couldn’t accommodate the reality lived with the honor of the humanity. For him, the modernity, emerged with the claim to find the “lost paradise”, now became the killer of the humanity with the wars, destructions and the crisis. Experiencing the distress of existence deep inside, Kane wrote his plays in an extraordinary theatrical form with a postmodern outlook, which caused bitter criticism. However, the manner of the writer was – contrary to common belief- not to stage all kinds of sexuality and violence but to reveal the parody of a corrupt human condition that he couldn’t overcome. Striving for questioning and making sense of life with an existentialist manner, Kane, like many existentialists, focused on certain points: a ceaseless feeling of senselessness, an attempt of a pursuit, meaninglessness in every relation with human and entities, the explanation / inexplicableness of existence, suspended state of life, seeking for reality, the endeavor to change the dictated truth, and the tragic state stemming from it.Within this context, it is possible to define Kane’s plays as a postmodern expression of a writer suffering from ontological and existential twinges. It is possible to trace all these themes in his play Blasted.