Ekspresyonizm yani Dışavurumculuk 1900’lü yılların başlarında birçok sanat alanını özellikle resmi kapsayan bir sanat akımı olarak görülür. Yerleşik otoriteye, orduya, ataerkil aile yapısına, güzel olan her şeye, tüm resim kurallarına karşı bir tavır sergileyerek özellikle Almanya’da ve daha sonra birçok ülkede etkisini göstermiştir. Sanat, oluşum ve gelişim sürecinde kendi alt disiplinlerinden etkilenerek, farklı kural ve yöntemler geliştirerek sanat akımlarının oluşmasına neden olmuştur. Resim, edebiyat, müzik, tiyatro gibi sanatlar birbirlerinin biçimlendirme öğelerini kendi biçim dilleri içinde eriterek bütünleştirebiliyorlar ve sanatlarına yeni yorumlar katabiliyorlardı. Schönberg’in müziğiyle kendi sanatı arasında büyük bir bağ kuran Kandinsky’nin resimlerinde, renkler müziğe dönüşmeye başlamıştır. Kandinsky’nin resimleri artık nesneden tamamen arınmıştır.
Expressionism, termed as “Dışavurumculuk” in Turkish, is considered as an artistic movement that covers many fields of art, especially painting, in the early 1900s. Exhibiting an attitude against the established authority, the army, the patriarchal family structure, everything beautiful and all the rules of painting, it became influential especially in Germany and later in many countries. The art itself has been influenced by its own sub-disciplines in its formation and developmental process, and by developing different rules and methods, it has led to the formation of artistic movements. Arts such as painting, literature, music, and drama are able to integrate each other's shaping elements by interweaving them in their own stylistic languages and add new interpretations to their arts. In Kandinsky's paintings, which establishes a great connection between Schönberg's music and his own art, colours begin to transform into music.Kandinsky's paintings are now completely free of the object.