Günlük hayatın tezahüründe ve algılanmasında beden önemli bir rol oynamaktadır. Bedenlerin birbirlerini algılama durumları ise öznede bir kendilik ifadesi oluşturmaktadır, zira beden aynı zamanda bir söylem biçimidir ve bu bağlamda söylem aslında tavır ve tutum olarak kendini açığa çıkarmaktadır. Söz konusu söylem biçimlerinin özellikle kadın bedenine nüfuz ederek, kadının kendisine yönelik algısının kendisinin dışında eril özneler tarafından kurgulanması ise, kadın bedenini hegemonik bir imlem içerisine hapsettiği yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu bağlamda araştırmanın amacı, Simone de Beauvoir’e ve Judith Butler’a referansla öznenin kendi varlığını keşfetmesinin içeriğinde kendisini başkasının varlığında nasıl ortaya çıkardığı ve kendi iradesi ile dışa bağımlılığı arasındaki diyalektik etkileşimin Bachmann’ın Malina adlı eserindeki izdüşümleri ile tespit edilmesi ve elde edilen verilerin hermeneutik yöntem ile irdelenmesidir.
In the manisfetation and perception of daily life, the body has a significant role. Bodiesʼ perception of each other originates selfdom in the subject inasmuch as the body is also a form of discourse. Concordantly, discourse actually reveals itself as attitude and behaviour. These aforementioned forms of discourse develop especially with in the domain of female body. The womanʼs perception of herself was created by masculine subjects besides herself. Regarding this, imprisoning the female body in a hegomonic sign is an incontroverrible fact. In this context, the purpose of this study is how the subject reveals oneself in someone else in the subjectʼs discovery of own existence with reference to Simon de Beauvoir and Judith Butler, and to determine the dialectial interaction between his/ her own will and external dependence with the footprints of Bachmannʼs work named Malina, and to scrutinize the analysis of the data with hermeneutic method.