Besteci ve müzikolog Ahmed Adnan Saygun (1907-1991), 1928 yılında Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti tarafından Paris’e gönderilerek Schola Cantorum’da kompozisyon öğrenimi görmüş ve 1931’de Türkiye’ye dönerek Musiki Muallim Mektebi’nde kontrpuan öğretmenliğine başlamıştır. 1936-1939 yılları arasında İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda kompozisyon, 1946 yılından itibaren Ankara Devlet Konservatuvarı’nda kompozisyon ve modal müzik, 1973 yılından vefatına dek Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda kompozisyon ve etnomüzikoloji dersleri vermiştir. Uluslararası pek çok kongrede bildiri sunmuş ve müzikolojik yayınları dünya çapında kabul görmüş olan Saygun, 1971’de devlet sanatçısı, 1985’te ise sanatçı profesör unvanları ile onurlandırılmıştır. 77’si opus numaralı 101 müzik yapıtı, 18 kitap, 16 bildiri ve 125 makale-yazı-söyleşinin yanı sıra 60 yılı aşan öğretmenlik kariyeri Ahmed Adnan Saygun’un “somut” kültürel mirasını meydana getirmektedir. Somut olmayan mirası ise temsil ettiği dönemin idealizminde sıkça görülen yaşam tarzında gizlidir: “Ben sadece çalıştım, (...). Her çalışan gibi, ben de çalıştığım nispette başarılı oldum.”
Composer and musicologist Ahmed Adnan Saygun (1907-1991) was sent to Paris by the government of Turkish Republic in 1928 to study composition at the Schola Cantorum and returned to Turkey in 1931 to teach counterpoint at the Musiki Muallim Mektebi. He taught composition at the İstanbul Municipal Conservatory between 1936 and 1939, composition and modal music at the Ankara State Conservatory from 1946, and composition and ethnomusicology at the Mimar Sinan University State Conservatory from 1973 until his death. Saygun, who presented papers in many international congresses and whose musicological publications were recognized worldwide, was honored with the titles of ‘state artist’ in 1971 and ‘artist professor’ in 1985. Ahmed Adnan Saygun’s ‘tangible’ cultural heritage consists of 101 musical works, 77 of which are opus numbered, 18 books, 16 papers, and 125 articles-articles-conversations, as well as his teaching career of more than 60 years. His intangible heritage is hidden in his lifestyle, which is often seen in the idealism of the period he represented: “I have only worked, (...). Like every other working, I have succeeded to the extent that I have worked.”