Antik Yunan ve Roma toplumlarında doğum, yalnızca fizyolojik bir süreç değil, aynı zamanda kutsal ve toplumsal boyutları içeren bir geçiş deneyimi olarak görülüyordu. Yunan dünyasında doğum ritüelleri arasında “bağ çözme” uygulamaları, doğum tanrıçalarına adaklar ve apotropaik pratikler öne çıkarken; Roma’da Juno Lucina ve Nixae gibi tanrısal figürler aracılığıyla doğumun güvenliği ve ritüel düzeni sağlanıyordu. Antik metinler, doğum mekânının ağırlıklı olarak kadınlarca çevrelendiğini, ebelerin hem teknik hem de psikososyal rehberlik sağladığını ve doğum taburesi gibi bedensel konforu destekleyen araçların kullanımını gösterir. Gebelik bakımında Hippokratik diaita ve Soranus’un önerdiği önleyici yöntemler, dengeli beslenme, hijyen, hafif egzersiz ve fiziksel hazırlıklarla şekillenirken, doğum sonrası lohusalık ve yenidoğan bakımı hem ritüel hem de klinik uygulamalarla düzenlenmiştir. Yenidoğanlar amphidromia ve dies lustricus gibi ritüellerle toplumsal ve kültürel düzene eklemlenirken, sütannenin seçimi ve süt yönetimi Roma’da sistematik bir uygulama olarak yer almıştır. Bu çalışma, Antik Yunan ve Roma’da doğumun, ritüel, tıbbi ve toplumsal boyutlarıyla bütüncül bir süreç olduğunu; kutsal, epistemik ve deneyimsel bilgilerin iç içe geçtiği bir bilgi üretim alanı olarak kurumsallaştığını ortaya koymaktadır.
In ancient Greek and Roman societies, childbirth was perceived not merely as a physiological event but as a transitional experience encompassing sacred and social dimensions. In the Greek context, childbirth rituals included “knot-untying” practices, offerings to birth deities, and apotropaic measures, while in Rome, divine figures such as Juno Lucina and the Nixae ensured ritual order and protection during labor. Ancient sources reveal that birthing spaces were predominantly female domains, with midwives providing both technical and psychosocial guidance and tools such as birthing stools enhancing maternal comfort. Pregnancy care was shaped by Hippocratic diaita and Soranus’ preventive measures, emphasizing balanced nutrition, hygiene, mild exercise, and physical preparation. Postpartum care and neonatal management combined ritual and clinical practices, integrating newborns into social and cultural frameworks through ceremonies like amphidromia and dies lustricus. Wet-nurse selection and milk management were systematically addressed in Roman practice. This study demonstrates that childbirth in ancient Greece and Rome was a holistic process, intertwining ritual, medical, and social dimensions. It highlights the institutionalization of childbirth as a field of knowledge where sacred, epistemic, and experiential practices intersected, ensuring both physical safety and societal integration of mother and child.