Yazarların birbirinden etkilenme derecesini, ortaya koydukları metinlerin ortak ya da farklı noktalarını kıyaslayarak edebiyatın etkileşim alanına hitap eden karşılaştırmalı edebiyat ile ilgili çalışmalar, dar anlamda sadece iki şeyin mukayesesi, birinin diğerine üstünlüğünü ortaya koymak olarak değerlendirilemez. Karşılaştırmalı edebiyat, parçadan hareketle bütüne ulaşmanın önünü açan kapsamı ile edebiyatın gelişimine katkı sunar. Çalışmada, günümüz edebiyatının iki önemli çağdaş yazarı olan Hasan Ali Toptaş’ın Kuşlar Yasına Gider ve Kemal Varol’un Âşıklar Bayramı romanları karşılaştırılarak yazarların birbirinden etkilenme ya da ayrışma durumları üzerinde durulmuştur. Birbirine yakın zamanda yazılan iki romanın izlekleri ve roman kurgusu üzerine geliştirilen değerlendirmeler ile, yazarların ortak bilinçaltı eğilimleri ve aynı coğrafyanın kültürel değerlerine yükledikleri anlamlar mukayese edilmiştir. Hasan Ali Toptaş ve Kemal Varol’un Anadolu’yu ele alma biçimleri ve baba-oğul ilişkisini irdeleme hassasiyetleri ile ilgili çıkarımlar yapılarak yazarların metodolojisi üzerinde durulmuştur.
Studies in comparative literature, which address the field of literary interaction by comparing the degree to which authors influence each other and the common or distinct points in the texts they produce, cannot be narrowly defined as merely comparing two things to demonstrate the superiority of one over the other. Comparative literature contributes to the development of literature with its scope, which paves the way for reaching the whole from the part. In this study, the novels Kuşlar Yasına Gider by Hasan Ali Toptaş and Âşıklar Bayramı by Kemal Varol, two important contemporary writers of today's literature, are compared, focusing on the writers' influence on or divergence from each other. Through evaluations developed on the themes and plot structures of the two novels, written around the same time, the authors' shared subconscious tendencies and the meanings they ascribe to the cultural values of the same geography are compared. Conclusions are drawn regarding Hasan Ali Toptaş and Kemal Varol's approaches to depicting Anatolia and their sensitivity in examining father-son relationships, with a focus on the authors' methodology.